TÜRKÇE
Asmaların rüzgârı yüzüme vurduğu zaman
Uyandım sordum :
- Acı değil mi dilsizliğim?
Uyandım ki ağzımda
Süt köpüğü ana dilim
Rüzgârın dolandığı çeşmenin varsıl suyu,
Ya da bir iz, bir yol benim dilim
AHMET ADA
Ahmet Ada, 20 Mayıs 1947’de Ceyhan’da doğdu. Şair, yazar. İlk şiiri “Tabuttur Kitaplar” ve Hilmi Yavuz’un şiiri üzerine bir çözümleme denemesi olan ilk yazısı “Hilmi’nin Çocukluğu” 1966’da Soyut dergisinde çıktı. Şiirlerini ve yazılarını Yeni Dergi, Papirüs, Varlık, Gösteri, Adam Sanat, Milliyet Sanat, Islık, Yaratım, Kitap-lık, Le poete travaille, Yom, Heves, Şiir-lik, Eski, Agora, Ünlem, Dize, Ada, Geceyazısı, Sonsuzluk ve Bir Gün, Cumhuriyet Kitap, Radikal Kitap dergilerinde yayımladı.
14 Aralık 2009 Pazartesi
11 Aralık 2009 Cuma
4 Aralık 2009 Cuma
Geyik şiiri Almanca'dan sonra Bulgarca'ya da çevrildi
Ахмет АДА
GEYİK
Ağrıyan bir yanım deniz hâlâ
Ölü suları bırakıp da geldim
Kim bilir lodosçudur soykütüğüm
Kollarımı iki yana açsam
İki kadırga direği öyle sessiz
Öyle uğultulu gece gündüz
Toprak sahipleri topraklarındaydı hâlâ
Kente lodos kapısından girdim
Yanımda beyaz bir geyik
Kimse bir geyikle geldiğime inanmadı
Ne patlak gözlü bankerler
Ne karanlık koridorların mübaşirleri
Hiç soran olmadı deniz halkını,
Parsı, bin türlü balığı, şimşeğin kılıcını,
Kör savaşta ölenleri, kürekçileri,
Tüketilen denizi, şarap rengi göğü,
Hiç mi hiç soran olmadı.
Bütün gün caddelerde yürüdüm,
Bakıp geçtiler kayıtsız biçimde
Savaşlardan kurtardığım geyiğe
Ахмет АДА
Елен
(превела Кадрие Джесур)
Море си остава една боляща част у мене
Загърбих мъртвите вълнения и тъй се явих
Южняшко е явно родословното ми дърво
Разтворя ли ръце настрани- две греди
На стихнала галера
Тътнещи денем и нощем безспир
В земята си бяха все още стопаните
От дверите на южняка пристъпих в града
Водех бял елен със себе си
Ала никой не повярва, че пристигам така
Ни банкерите ококорени,
Ни приставите в коридорната тъмнина
За народа на морето- никой нищо не пита
За леопарда, хилядите риби и меча на мълнията,
За гребците и погиналите в сляпата война,
За морето изчерпано, за небето с цвят на вино
Никой нищичко не попита
Цял ден по улиците на града бродих
Погледнаха безучастно и подминаха
Елена, който през войните бях спасил
Bulgarca’ya çeviren : Kadriye Cesur
GEYİK
Ağrıyan bir yanım deniz hâlâ
Ölü suları bırakıp da geldim
Kim bilir lodosçudur soykütüğüm
Kollarımı iki yana açsam
İki kadırga direği öyle sessiz
Öyle uğultulu gece gündüz
Toprak sahipleri topraklarındaydı hâlâ
Kente lodos kapısından girdim
Yanımda beyaz bir geyik
Kimse bir geyikle geldiğime inanmadı
Ne patlak gözlü bankerler
Ne karanlık koridorların mübaşirleri
Hiç soran olmadı deniz halkını,
Parsı, bin türlü balığı, şimşeğin kılıcını,
Kör savaşta ölenleri, kürekçileri,
Tüketilen denizi, şarap rengi göğü,
Hiç mi hiç soran olmadı.
Bütün gün caddelerde yürüdüm,
Bakıp geçtiler kayıtsız biçimde
Savaşlardan kurtardığım geyiğe
Ахмет АДА
Елен
(превела Кадрие Джесур)
Море си остава една боляща част у мене
Загърбих мъртвите вълнения и тъй се явих
Южняшко е явно родословното ми дърво
Разтворя ли ръце настрани- две греди
На стихнала галера
Тътнещи денем и нощем безспир
В земята си бяха все още стопаните
От дверите на южняка пристъпих в града
Водех бял елен със себе си
Ала никой не повярва, че пристигам така
Ни банкерите ококорени,
Ни приставите в коридорната тъмнина
За народа на морето- никой нищо не пита
За леопарда, хилядите риби и меча на мълнията,
За гребците и погиналите в сляпата война,
За морето изчерпано, за небето с цвят на вино
Никой нищичко не попита
Цял ден по улиците на града бродих
Погледнаха безучастно и подминаха
Елена, който през войните бях спасил
Bulgarca’ya çeviren : Kadriye Cesur
3 Aralık 2009 Perşembe
Solgun Ablalar Gazeli
THE ODE OF PALE SISTERS
The rose voice frazzles in old gramophones, summer comes
May be not summer, from the sky of birds my sister comes
She grows rose at a flowerless balcony
Her body is a faded river, by watering desperateness she comes
A big hat on my mother’s head, is from Girit
We had come… by watering love songs, my sister comes
Her shadow is a pale ballad
A rogue moon rises, by watering front of doors, it comes
I had put records here, sister, now it is winter,
If some day they are played on radios, the time in the earth comes
Ahmet Ada
İngilizceye Çeviren: Ruşen Ergün
SOLGUN ABLALAR GAZELİ
Eski gramofonlarda gül sesi eskir yaz gelir
Belki yaz değil kuşlar göğünden ablam gelir
Ablam gül yetiştirir çiçeksiz balkonda
Solgun bir nehirdir gövdesi, umutsuzluğu sular gelir
Annemin başında kocaman bir şapka,
Girit’ten Gelmişiz biz, ablam sevda şarkıları sular gelir
Solgun bir halk şarkısıdır ablamın gövdesi
Külhan bir ay çıkar, kapı önlerini sular gelir
Ben şuraya koymuştum plakları, şimdi kış abla,
Bir gün çalınır radyolarda dünya içre zaman gelir.
Ahmet Ada
(Taş Plak Gazelleri’nden)
The rose voice frazzles in old gramophones, summer comes
May be not summer, from the sky of birds my sister comes
She grows rose at a flowerless balcony
Her body is a faded river, by watering desperateness she comes
A big hat on my mother’s head, is from Girit
We had come… by watering love songs, my sister comes
Her shadow is a pale ballad
A rogue moon rises, by watering front of doors, it comes
I had put records here, sister, now it is winter,
If some day they are played on radios, the time in the earth comes
Ahmet Ada
İngilizceye Çeviren: Ruşen Ergün
SOLGUN ABLALAR GAZELİ
Eski gramofonlarda gül sesi eskir yaz gelir
Belki yaz değil kuşlar göğünden ablam gelir
Ablam gül yetiştirir çiçeksiz balkonda
Solgun bir nehirdir gövdesi, umutsuzluğu sular gelir
Annemin başında kocaman bir şapka,
Girit’ten Gelmişiz biz, ablam sevda şarkıları sular gelir
Solgun bir halk şarkısıdır ablamın gövdesi
Külhan bir ay çıkar, kapı önlerini sular gelir
Ben şuraya koymuştum plakları, şimdi kış abla,
Bir gün çalınır radyolarda dünya içre zaman gelir.
Ahmet Ada
(Taş Plak Gazelleri’nden)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)